Resim Yükle
Resim Yükle
İş İnsanı Murat Çepni Habertrk’ye Kapıları Açtı

İş İnsanı Murat Çepni Habertrk’ye Kapıları Açtı

ABONE OL
Haziran 18, 2025 13:24
İş İnsanı Murat Çepni Habertrk’ye Kapıları Açtı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İş İnsanı Rum meyhanesi işletmecisi Murat Çepni ile özel Röportajımız;

Rum Meyhanesi’ni açma fikri nasıl ortaya çıktı? Bu konseptin arkasındaki ilham nedir?
Aslında Rum Meyhanesi’nin temelleri, geçmişe duyduğumuz özlemle atıldı. Ege’nin, İstanbul’un eski sokaklarında duyduğumuz o eski meyhane ezgileri, dostlukla harmanlanmış sofralar ve samimiyetin hakim olduğu o atmosfer… İşte biz de bu duyguyu, günümüz insanına tekrar yaşatmak istedik. Modern hayatın koşturmacası içinde insanların nefes alabileceği, eski meyhane kültürünü yaşatacak ama bunu bugünün beklentileriyle buluşturacak bir yer hayal ettik.İlham kaynağımız; eski İstanbul meyhaneleri, Ege’nin sahil kasabalarındaki sıcak dostluklar ve Rum mutfağının kendine has o eşsiz lezzetleri oldu. Hem yemeklerde hem mekânın ruhunda bu kökleri yaşatmak istedik. Rum Meyhanesi bir mekândan çok daha fazlası bir kültür, bir hafıza, bir sofra etrafında kurulan samimi bağların yeniden hayat bulduğu bir alan bizim için.

Rum Meyhanesi’nde hangi mutfaklara ağırlık veriyorsunuz? Menüdeki en iddialı lezzetler hangileri?
Zeytinyağlılar, deniz ürünleri ve mezeler menümüzün kalbini oluşturuyor. Aynı zamanda Anadolu’nun geleneksel tatlarını da modern dokunuşlarla harmanlayarak sunuyoruz. Bizim için önemli olan, lezzetlerin bir hikâye anlatması; her tabak geçmişten bir iz taşımalı.Menümüzde en çok öne çıkan lezzetlerden biri Girit ezmesi ve fava gibi klasik ama ustalık isteyen mezeler. Deniz ürünlerinde ise karides saganaki ve odun fırınında pişirdiğimiz levrek buğulama misafirlerimizin favorisi. .Her tabakta doğallığı, sadeliği ve samimiyeti ön planda tutmaya çalışıyoruz. Amacımız sadece lezzet sunmak değil, sofraya bir ruh, bir hikâye koymak.

Meyhane kültürü zaman içinde değişti. Sizce modern meyhane anlayışı neyi ifade ediyor?
Evet, meyhane kültürü zamanla dönüşüm geçirdi ama özündeki ruh sohbet, paylaşım ve samimiyet hala çok değerli. Modern meyhane anlayışı bizim için bu köklü geleneği günümüz dünyasının beklentileriyle buluşturmak demek. Artık insanlar sadece yemek yemek için değil, anı biriktirmek, dostlukları pekiştirmek, kendilerini ifade edebilecekleri sıcak bir atmosfer arıyor.Bugünün meyhanesi; kaliteli malzemeyle hazırlanmış özgün mezeleri, özenli sunumları ve iyi bir müzik seçkisiyle geçmişe saygı duruşunda bulunurken, aynı zamanda konforlu ve çağdaş bir deneyim de sunmalı. Biz modern meyhane anlayışını sadece mekânın fiziksel haliyle değil, sunduğu duygusal bağla da tanımlıyoruz.Kısacası, modern meyhane dediğimiz şey; geçmişin dokusunu kaybetmeden, bugünün ritmini yakalayabilen bir buluşma noktası. Hem nostaljik hem de çağdaş… Tıpkı Rum Meyhanesi gibi.

Canlı müzik geceleriniz çok konuşuluyor. Programı oluştururken nasıl bir kriteriniz var?
Canlı müzik geceleri, Rum Meyhanesi’nin ruhunu tamamlayan en önemli parçalardan biri. Programı oluştururken en büyük önceliğimiz, meyhane kültürünün o duygusal ve samimi atmosferini yansıtabilecek müzisyenlerle çalışmak. Her sanatçının, söylediği her şarkının bir hikâyesi olmalı; misafirin yemeğine, sohbetine ve ruhuna eşlik edebilmeli. Repertuvar seçiminde ise geleneksel Türk Sanat Müziği’nden Ege’nin Rum ezgilerine, eski 45’liklerden modern yorumlara kadar geniş ama dengeli bir yelpazeye dikkat ediyoruz. Müzik, hem geçmişi hatırlatmalı hem de bugünü hissettirmeli. Ne çok gürültülü ne de arka planda kaybolacak kadar silik olmalı tam kararında, sohbetin ritmini bozmadan ona eşlik edecek tonda…Ayrıca her gecenin bir ruhu olduğuna inanıyoruz. O yüzden her programa aynı ruhu taşıyan ama farklı tatlar sunabilecek isimleri davet ediyoruz. Kısacası, canlı müzik bizde bir eğlence değil; bir anlatı, bir duygu köprüsü.

Gelen misafirler en çok neye hayran kalıyor?
Misafirlerimizden en sık duyduğumuz cümle şu oluyor: “Sanki başka bir zamana geldik.” Aslında en çok hayran kaldıkları şey, burada hissettikleri o samimi ve nostaljik atmosfer. Biz sadece bir masa kurmuyoruz; geçmişin izlerini taşıyan, duygusu olan bir sofra kuruyoruz. İnsanlar buraya geldiklerinde sadece lezzetli yemekler değil, kendilerini evinde gibi hissettikleri bir ortam buluyorlar. Dekorasyonun sıcaklığı, fonda çalan o tanıdık ezgiler, güler yüzlü ekibimiz ve tabii ki özenle hazırlanmış mezeler ve deniz ürünleri… Tüm bunlar bir araya gelince, ortaya unutulmaz bir deneyim çıkıyor. Ama belki de en çok hayran kaldıkları şey, buradaki gerçeklik yani yapmacıklıktan uzak, içten bir misafirperverlik. Gelen misafirlerimizle bağ kurmayı önemsiyoruz. Her akşam, sadece lezzet değil, anı da bırakmak istiyoruz onların aklında. Ve sanırım en çok da bu dokunuş kalıyor geriye.

Sizi “işletmeci” değil de, “ev sahibi” gibi gören misafirler var. Bu bağı nasıl kuruyorsunuz?
Bu bizim için gerçekten çok kıymetli bir tanım. Çünkü biz Rum Meyhanesi’ni bir işletmeden çok, kendi evimiz gibi görüyoruz. Misafirlerimiz geldiğinde onları müşteri olarak değil, soframıza konuk olmuş dostlar olarak ağırlıyoruz. Belki de bu yüzden aramızda bu kadar güçlü bir bağ oluşuyor. Her masa, her ziyaret bizim için özel. Tanışmadığımız bir masa bile olsa, selam vermeden geçmeyiz. Göz göze geliriz, hal hatır sorarız. O samimiyet, zamanla güvene dönüşüyor. İnsanlar burada rahat ediyor, kendini ifade edebiliyor, duygularını paylaşabiliyor. Çünkü biliyorlar ki burada yargılanmadan, oldukları gibi kabul ediliyorlar. Bir de tabii, ev sahibi olmak sadece kapıyı açmakla değil, sofrayı kalpten kurmakla olur. Mezeden servise, müzikten ışık tonuna kadar her detayda o sıcaklığı hissettirmeye çalışıyoruz. İşimizi işletme mantığıyla değil, misafirperverlikle yapıyoruz. Sanırım bu yüzden, aramızda sadece bir hizmet ilişkisi değil, gerçek bir bağ oluşuyor.

Müdavim müşteri kültürü sizce nasıl oluşur? Rum Meyhanesi bunu nasıl başardı?
Müdavimlik aslında bir yerle aranızda kurduğunuz duygusal bir bağdır. Sadece lezzetli yemek ya da güzel müzik yetmez; o kapıdan her girişinizde tanındığınızı, hatırlandığınızı ve değer gördüğünüzü hissetmeniz gerekir. Bizce müdavim müşteri kültürü tam da bu hislerle oluşur. Rum Meyhanesi olarak bunu başarmanın temelinde samimiyet ve istikrar yatıyor. Gelen her misafiri gerçekten tanımaya çalışıyoruz. Ne sever, nasıl bir masa tercih eder, hangi mezede yüzü güler… Zamanla bunları bilmek ve buna göre davranmak, misafirlerimizle aramızda güçlü bir güven ilişkisi kuruyor. Bu bağ kuruldu mu, insanlar sadece yemek için değil, kendilerini iyi hissetmek için de tekrar tekrar gelmeye başlıyor. Ayrıca ruhunu kaybetmeyen, çizgisini bozmayan bir yer olma çabamız da bunda etkili. İnsanlar her geldiklerinde aynı sıcaklığı, aynı kaliteyi, aynı içtenliği bulunca burası bir alışkanlık haline geliyor. Yani bizce müdavimlik; bir mekanı sevmek değil, orada kendini ait hissetmektir. Biz de Rum Meyhanesi’nde bu aidiyeti yaratabildiysek, ne mutlu bize.

Rum Meyhanesi’nde bugüne kadar unutamadığınız bir anı var mı?
Aslında her akşamın kendine ait bir hikayesi var ama içlerinden biri var ki, hâlâ her hatırladığımızda içimiz ısınır. Bir akşam, uzun süredir görüşmeyen iki eski dost, tamamen tesadüfen farklı masalarda Rum Meyhanesi’nde karşılaştı. Önce şaşkınlık, sonra gülüşmeler, ardından sarılmalar… O anda tüm meyhane onların geçmişine tanıklık etti sanki. Sonra masaları birleştirildi, gece boyunca o eski günlerden konuşmalar, şarkılara eşlik eden gözyaşları ve kahkahalar… O akşamın sonunda biri gelip şöyle demişti: “Yıllar sonra ilk kez kendimi ‘gerçekten’ bir yerde hissettim.” İşte bu cümle, bizim için her şeyin özeti oldu. Çünkü biz sadece yemek sunmuyoruz; anılar biriktirilecek bir alan, duyguların özgürce yaşanabildiği bir atmosfer sunmaya çalışıyoruz. Bu ve benzeri anlar, bize neden bu işi yaptığımızı ve ne kadar özel bir şeyin parçası olduğumuzu sürekli hatırlatıyor.

Rum Meyhanesi olarak Samsunlulara ne demek istersiniz?
Öncelikle bize kucak açan, soframıza oturan, sohbetimize ortak olan tüm Samsunlulara yürekten teşekkür ediyoruz. Rum Meyhanesi olarak çıktığımız bu yolda, en büyük gücümüz Samsun’un sıcak insanları, samimi ilgisi ve gösterdiği vefaydı. Bizi sadece bir mekân olarak değil, bir parçası gibi sahiplenmeleri bizim için çok kıymetli. Samsun’un hem köklü hem modern ruhunu, biz de meyhanemizin her köşesine yansıtmaya çalıştık. Burada sadece lezzet sunmak değil, insanların anılar biriktireceği bir ortam yaratmak istedik. Sağ olsunlar, Samsunlular da bu samimiyeti fazlasıyla hissetti ve bize gönülden destek oldu. Onlara demek isteriz ki: Bu sofra sizin, bu ezgiler sizin, bu hikâye sizinle güzel. Rum Meyhanesi, Samsun’da sadece bir adres değil; sizlerle birlikte büyüyen, yaşayan bir ruh artık. Var olun, hep birlikte nice güzel akşamlara…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r