Atakum Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Serhat Türkel’in AK Parti’ye geçeceği iddiası, Samsun siyasetinde deyim yerindeyse bombanın pimini çekti.
Seçim meydanlarında “Halkın adayı” diye boy gösteren, rozetini CHP kürsülerinde takan bir ismin, seçimden aylar sonra karşı cepheye geçme ihtimali sadece siyasi değil, ahlaki bir tartışmanın da kapısını aralar.Demokrasi dediğimiz şey sadece sandığa atılan oy değil, aynı zamanda seçmenin iradesine sadakat meselesidir.
Atakum halkı Serhat Türkel’e oy verirken CHP’nin politikalarını, vizyonunu ve temsil ettiği çizgiyi de tercih etti. Şimdi, bu güvenin bozulması, seçmenin oyunun başka bir siyasi hesap için kullanılması demektir.
Eğer bu iddialar doğruysa, mesele yalnızca bir “parti değişikliği” değil; bu, seçmene atılmış açık bir tokattır. Sandıkta verilen emanet, kapalı kapılar ardında pazarlık masalarına sürülemez. Hele ki, “Farklı bir yönetim anlayışı” diye çıkılan yolda, koltuk uğruna tam zıt yöne dönmek; siyaseti, ilkeleri değil, kişisel çıkarları öncelemek anlamına gelir.Siyaset, inançla ve ilkeyle yapılır. İlkesiz siyasetçi, pusulasız gemi gibidir; rüzgâr nereden eserse oraya savrulur.
Bugün CHP rozetini çıkarıp AK Parti rozeti takmak, yarın başka bir menfaat uğruna başka bir limana demir atmakla aynı mantığın ürünüdür. Bu da siyasete olan güveni yerle bir eder.Atakum halkı, kendisine vaat edilen “değişim” ve “dürüst yönetim” sözlerinin arkasında durulmasını hak ediyor. Koltuğun sıcaklığı, seçmenin iradesinden daha kıymetli olamaz.
Eğer siyasetçiler bu gerçeği unutursa, o zaman sandık da, demokrasi de sadece bir tiyatro dekorundan ibaret kalır.
GÜNDEM
10 saat önceSİYASET
14 saat önceSİYASET
1 gün önceSİYASET
1 gün önceGÜNDEM
7 gün önceGÜNDEM
8 gün önceSİYASET
8 gün önce